10 Ocak 2008 Perşembe

Anzer balı

ANZER BALI ANZER YAYLASI VE ANZER FLORASINI TANITMAYA CALISAN SITEMIZE HOS GELDINIZ
BU SITENIN MISYONU, HASTA YAKINLARINA SIFA ARARKEN, ONLARIN IYI NIYET VE CARESIZLIKLERINI ISTISMAR EDEN, HER NE AD ADI ALTINDA OLURSA OLSUN SAHTE ANZER BALI SATMAYA CALISAN DOLANDIRICILARIN ONUNE GECMEK VE INSANLARIMIZIN ALDATILMASINI ONLEMEYE CALISMAK, ANZER BALINI VE OZELLIKLERINI BILIMSEL ANLAMDA TANITMAKTIR....
GECEN YIL URETILEN ANZER BALI BELKIDE ANZER TARIHININ EN DUSUK BAL URETIMI OLARAK ANIMSANACAKTIR.
2005 YILI BAL SAGIMI YAPILMISTIR. URETIM MIKTARI 400-500 KG. OLARAK GORUNMEKTEDIR. ANZER BALI KG. FIYATI 380.-YTL OLARAK BELIRLENMISTIR.
ANZER RIZE ILI, IKIZDERE ILCESINE 45 KM MESAFEDE 2000 ILA 3000 METRE IRTIFALARDA YER ALAN BUYUK BIR YAYLADIR.
GENELDE SAHTE ANZER BALI SATISI YAPANLAR, ANZER YAYLASI VE CIVAR YAYLALARIN INSANLARINDAN OLUSMAKTADIR. ELINDE KALITELI, GERCEK ANZER BALI OLANLAR ISE, ANKARA HACETTEPE UNIVERSITENSINDE BALIN TAHLILINI YAPTIRIP COK RAHAT BIR SEKILDE SATISINI YAPMAKTADIR. SAHTEKARLAR ISE, TAHLILSIZ, IYINIYETINIZI VE INANCINIZI ISTISMAR EDEREK, SIZE SAHTE BAL SATMAYA CALISMAKTADIRLAR....

Çam balı

arıların çiçek poleninden değil, bir aracı böceğin salgısını kullanarak ürettiği, müstesna bir baldır. Dünyada sadece Türkiye ve Yunanistan'da bulunur.
Çam balının üretilmesi için, çam pamuklu böceği veya halk arasında basra böceği denilen böceğe ihtiyaç vardır. Bu böcek sadece kızılçam, karaçam ve Halep çamında yaşar. Çam pamuklu böcekleri, çamın özsuyunu emerek tatlı bir madde salgılarlar. Zoolojide bu böcek afidler sınıflandırması içinde Marchalina hellenica olarak adlandırılmaktadır.
Basra böceğinin Temmuz ve Ekim ayları arasında salgıladığı bu sıvı arılar tarafından çok sevilmektedir. Böceğin bu şekerli artığı arılar tarafından toplanır. Bu şekerli maddeyi bulunduran ağaçlara halk arasında [balsıra] ağaçları denilir. Balsıra ağaçlarında basra böcekleri ağaç gövdelerinin toprak seviyesindeki kısımlarında yumurtlar ve doğan yavrular ağaca ağır ağır ve çamın özsuyunu emerek tırmanırlar. Kışın sert geçtiği yıllarda öldüklerinden, arıcılar, böyle durumlarda, böceğin kışın içinde biriktiği mumu bol olduğu bölgelerden toplayarak kendi bölgelerine götürürler ve soğuktan korumak için üzerini çalı çırpı ile örterek bırakırlar. Bu işlem en geç kış mumunun sağlam kaldığı Nisan ayında yapılmalıdır. Aksi takdirde, böcekler yolculuğa dayanamaz ve Mayıs ayındaki üreme mevsimi tehlikeye atılmış olur.
Arıcıların arı kovanlarını (arıların çam balı üretmesi için) çama bırakırken dikkat ettikleri bir başka husus, bu bölgede arıları fazla tutmamaktır. Zira balı basra böceğinin salgısından üreten arılar, çamda çok uzun süre bırakılırsa (en fazla 20 gün), çam ağaçlarında polen olmadığından, ana arı zamanla yumurtlamayı azaltır. Bu nedenle kovan zayıflar. Ana arının üretkenliğini muhafaza etmek için hazır polen kekleri verme uygulaması da yaygınlaşmaktadır. Çam balı üretilmek isteniyorsa, arının çamı terkedip polenlere yönelmemesi için, çevrede fazla çiçek olmaması önemlidir.
Çam pamuklu böcek (basra böceği) Türkiye'de, Muğla, Aydın, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Antalya illerinin Ege sahil şeridi boyunca, iç bölgelerin ılıman kısımlarına biraz girecek şekilde (Menderes ovasının tamamı ve Denizli'de de bulunur) yaşamaktadır.
Çam balının en önemli özelliği kıvamı bozulmadan veya donmadan yıllarca saklanabilmesidir. Bu nedenle pazarlaması da kolaydır. Rengi çiçek ballarının ekseriyetinden daha koyudur. Besin değeri biraz daha düşük olmakla birlikte, özellikle boğaz rahatsızlıklarına çok iyi gelir.
Piyasada bazen, müstahsilin elindeki bal stoklarını dengelemek için, çiçek balına çam balı karıştırması hadisesi görülmektedir. Çam balının biraz daha ucuz olması da bu tür yönelimleri teşvik edebilmektedir. (Bizzat çam balı da çok iyi bir baldır, burada sözkonusu edilen hadise çiçek balı satın aldığı düşüncesi içindeki tüketicinin kandırılmaması, ürünün dürüst bir şekilde etiketlenmiş olmasıdır. Başka bir deyişle, karışık bal ve sahte bal farklı şeylerdir.) Çiçek balına, çam balı (veya başka bir farklı ürün) karıştırılmamış olduğunu anlamak için, bir kaşık bal az bir miktar suda eritilerek, üzerine saf alkol (ispirto) damlatılmalıdır. Katıksız çiçek balının bulunduğu suda hiçbir bulanıklık meydana gelmez. Çiçeklerden derlenmemiş ise, yumurta akı kıvamında tortular oluşur.
Çam balı, kristalizasyona dayanıklılığı ve önleyici özelliği ile, tıpta ve gıda sektöründe çeşitli ürünlerde (örneğin dondurmalarda) bir doğal katkı maddesi olarak geniş bir kullanım alanına, ve önemli ihracat potansiyeline sahip bir üründür.

1 Ocak 2008 Salı

doğal bal çeşitleri

Doğu Karadeniz de yetişen ballar

Doğu Karadeniz bölgesi ülkemizin çiçek çeşidi bakımından en zengin bölgesidir dolayısıyla bu bölgede çıkan ballar çok kıymetli olabilmektedir. Bölgede yüksek kesimlerde yayla balı alçak kesimlerde ise orman balları üretilmektedir. Delibal'ın yetiştiği bölgedir. ..

Doğu Anadolu da yetişen ballar

Doğu Anadolu Bölgesi yüksek kesimlerinde sahip olduğu çiçek çeşitleriyle ve doğal yollardan üretim yapan karakovan petekleriyle kaliteli ballar üretmektedir. Ege ve Marmara da yetişen ballar
Ege ve Marmara bölgeleri bal üretiminde ön sıralarda olmasına rağmen bu bölgelerde üretilen ballar diğer bölgeler gibi fazla çiçek çeşidine sahip değildir. Bölgedeki çiçek yoğunluğu Ayçiçeği , Pamuk üzerine olduğundan üretimde bu bitkiler üzerinden gerçekleşmektedir. Bölgede Çam Ballı üretimi etkindir.

Ege ve Marmara da yetişen ballar

Ege ve Marmara bölgeleri bal üretiminde ön sıralarda olmasına rağmen bu bölgelerde üretilen ballar diğer bölgeler gibi fazla çiçek çeşidine sahip değildir. Bölgedeki çiçek yoğunluğu Ayçiçeği , Pamuk üzerine olduğundan üretimde bu bitkiler üzerinden gerçekleşmektedir. Bölgede Çam Ballı üretimi etkindir.

donmuş bal nedir?

Balın donması ile kristalize olması halk arasında karıştırılır. bazı ballar elde edildiği zamandan itibaren kristalize olmuştur ki bu ballar çok kıymetli olabilmektedir. Ancak donmuş bal zaman itibariyle kıvamını değiştirmiştir ki bu da doğal bir süreçtir.
Balda Kristalleşme (Donma ) Balın donması yani halk dilinde şekerlenmesi içindeki glikozun tanecikler haline gelmesi sonucu balın akıcılığını az veya çok kaybetmesiyle oluşan doğal bir olaydır. Tüketicinin çoğu için hileli şüphesi uyandıran balda ki bu görüntü yeterince bilgi sahibi olunmamasından kaynaklanmaktadır.Kristalizasyon birçok saf ve kaliteli balda üretimden tüketime her aşamada karşılaşılabilen zararsız bir değişimdir.Bal neden donar:Bal toplandığı nektar (Balözü) kaynağına göre ve arıların salgı bezlerinin faaliyetlerine bağlı olarak yaklaşık 15 çeşit doğal şeker içerir. Baldaki doğal şekerlerin çoğunluğunu fruktoz ve glikoz meydana getirir. Glikozun mono hidrat partikülleri kristalleşmeyi tetikler. Süzme ballarda kristalleşme daha erken başlamaktadır. Baldaki glikoz-su oranı 1,7 den daha düşük ballar hiç şekerlenmezken 2,1 den daha yüksek su oranına sahip ballar kısa sürede şekerlenmektedir. Balın toplandığı kaynağa bağlı olarak glikoz ve fruktoz oranı da değişebilmektedir. Glikoz oranı artıkça kristalize olma riski artmaktadır. Fruktoz oranı arttıkça ise daha geç donma görülmektedir. Örneğin ayçiçeği, yonca ve pamuk balları kısa sürede şekerlendiği halde akasya, hardal, orman gülü ve çam balı geç kristalleşir. Kısacası balın kristalleşme süreci kalitesine değil kaynağına bağlıdır. Ballar 18-24 C˚ de depolanmalıdır. Ballar 14 C˚ de kristalleşir, 21-27 C˚ ısılarda kristalleşme olmaz ancak balda fermantasyon sonucu bozulmalar olabilir. Balın saklandığı kaplar, ortamdaki nem, ısı ve ışıkta kristalleşmeyi etkilemektedir. Bunun dışında süzme ballarda balın içindeki hava kabarcıkları, polen, toz, çöp, balmumu, propolis ve diğer yabancı maddelerde kristalleşmeye neden olmaktadır. Kristalleşme bir tercih sebebidir. Kontrollü olarak kristalleştirilmiş ballar gelişmiş ülkelerde daha çok tercih edilmektedir (Örneğin Almanya). Balın kristalleşmesi gerçek bal olduğunun bir kanıtıdır. Kristalleşen süzme ballar sıcak su banyosuyla çözülüp eski halini alır. 38 C˚ yi geçmeden çözdürülen ballarda besin kaybı söz konusu değildir.

anzel balı neden çok pahalı

Dünyanın en çok çiçek çeşidine sahip Anzer yöresinde oluşan Anzer balı, sahip olduğu polen çeşidiyle en zengin baldır. Tarım bakanlığınca koruma altına alınan bu bölgede sınırlı sayıda kovan bulunmaktadır.
Anzer Balı Türkiye’de üretilen ve Dünyada eşi emsali bulunmayan kır çiçek flora örtüsüne sahip olan, İngiliz-Alman botanikçilerin yaptığı araştırmalarda 450-500 çeşit çiçek bulunan, bunların içinde 80-90 tane endemik çiçek yalnız Anzerde yetişmekte ve bu çiçeklerden arıların topladığı bal dertlere deva hastalıklara şifa dünyaca ünlü Anzer çiçek balıdır.Haziran ayinin ilk haftasıyla birlikte kısmen karlı bölgelerde kardelenlerle birlikte bahara ve yeşilliğe ilk adımını atan Anzer, müthiş güzelliğini haziranla başlayıp temmuzda zirveye taşıyıp ağustosta tamamlar. Haziranın son haftasında gözlerini çiçeklere açan arılar ağustos ayinin ortasına kadar ballarını tamamlarlar. Anzerde İklim şartlarına bağlı olarak ağustosun birinci yada ikinci haftasında sağılma (hasat edilme) denilen işlemle ballar kovanlardan alınır. Hava şartlarının etkisine, çayırların (çimenlerin) erken biçilmesine bağlı olarak bal üretim miktarı değişkenlik arz etmektedir. Çok az, hatta hiç olmadığı yıllar olmuştur.Anzerde ağaç yetişmemektedir bu yüzden Anzer balında sadece Anzer yöresinde yetişen endemik çiçeklerin polenleri bulunmalıdır aksi taktirde gerçek Anzer balı değildir. Anzer balının sahte olup olmadığını anlamak için polen analizi yapılmaktadır. Anzer balına dışarıdan şeker veya herhangi başka bir katkı maddesi verilmemektedir. Anzer balı ısıl işlem görmeden sağılmaktadır. 40 °C`nin üzerindeki sıcaklıklar balın içindeki enzimleri ve polenleri etkisiz hale getirdiğinden soğuk sağım yapılmaktadır.Anzer balı ekmeğe sürülüp kahvaltıda tüketilen normal ballardan değildir. Anzer balı genellikle hastalıklara şifa niyetiyle tüketilmektedir.. Anzer balı Ankara Hacettepe Üniversitesinde analiz edilip garantisi tescil edilen bir baldır.Anzer balı deden toruna, Osmanlı İmparatorluğundan beri ilaç olarak kullanılarak gelmektedir. Osmanlı Padişahlarına Anzer balı kuvvet macunu olarak verilirdi. Anzer balı birçok hastalığın şifa kaynağıdır. Dolayısıyla bu şifa kaynağı ve eşsiz besin maddesi, üretimindeki azlık ve talepteki yoğunluk nedeniyle yüksek fiyatlara satılmaktadır.

Bal bebeklere zararlı mı?

Bir yaşını geçmiş çocuklara balın bir zararı olamaz ama 12 aylıktan daha küçük bebeklere tavsiye edilmez. Peki nasıl oluyor da, tabiatın arılar vasıtası ile bahşettiği bu muhteşem gıda bebekler için zehirleyici olabiliyor? 'Botulizm' kelimesi bir çeşit zehirlenmeyi tarif eder. Botulin ise bakterilerin ortaya çıkardığı bir protein olup kaslardaki fiber doku yoluyla sinir hücrelerini istila eder, sonucu ölüme yol açabilecek hasarlar verebilir. Botulizm bakterisi tabiatta bol bulunur ama havadaki oksijen tarafından hemen öldürülür. Ancak aktif olmadıkları zamanlarda bile oksijensiz bir ortamda yine hayat bulurlar. Bu, en çok teneke konserve kutularda saklanan gıdalarda görülür. Ağzı sıkı kapalı kutuların oksijensiz ortamında canlanan bakteriler, eğer yiyecek iyi ısıtılmazsa zehirleyici toksinler üretirler. Arılar bal yapmak için nektar toplarlarken botulizm sporlarını da beraber alıp farkında olmadan bal yapımında kullanabilirler Yetişkinlerde bu balın yenmesi sorun yaratmaz. Gerek vücudun savunma sistemi gerekse midenin asitli ortamı, bu bakterinin zarar vermesine müsaade etmezler. Bebeklerde ise hem savunma sistemi yeterli gelişmemiştir hem de mide hala ancak anne sütünü hazmedebilecek durumdadır. Zehirlenen bebek nefes alma ve yutkunma zorluğu çekebilir, kol, bacaklar ve boyunda güçsüzlük ortaya çıkabilir, durum çok ciddi sonuçlara yol açabilir.Aslında botulin proteini bebeklere 6 aya kadar zarar verebilir. 8 aydan sonra tehlike geçmiştir ama en iyisi, bebeğin sağlığını emniyete almak için bir yaşına kadar bal yedirmemektir. Balın bir türü olan delibal zehirlenmesi ise bir başka olaydır, yaşa bağlı olmadan tüm insanları etkileyebilir. Daha çok Karadeniz bölgesinde görülen bu zehirlenmenin nedeni arıların balı yaparken kara ağrı ve sarı ağrı adı verilen bitkilerin çiçeklerinden aldıkları toksindir. Zehirlenme, bir kişinin bu baldan 50-100 gram yemesinden sonra ortaya çıkar ve kendini karın ağrısı, ishal, kusma, baş dönmesi hatta kol ve bacaklarda ağrı, kramp ve felçler şeklinde belli eder. Genellikle ölümle sonuçlanmaz. Bu balın bekletilmesi veya kaynatılması da zehirlenmeye çare değildir

Balın özellikleri

Bal, atmosferden nem çekme özelliğine sahiptir. Şöyleki; bileşiminde %17.4 oranında su bulunan bal, nispi nem oranı % 58 olan bir ortamda dengededir. Bal, çevre neminin % 58'in üzerine çıktığı durumlarda su emer ve altındaki oranlarda ise su kaybeder. Bu özelliğnden dolayı, bal katılmış besin maddeleri ve hamurlu yiyecekler tazeliklerini ve yumuşaklıklarını uzun süre kurumaktadırlar.
Balın genel yapısı içinde, karbonhidratlı maddeler olan şekerler, % 95-99.9 oranında bulunurlar. Baldaki on beş tür şekerin 9 tanesi kesin olarak bulunmuş, ancak 6'sına bazı araştırmalarda rastlanmıştır.
Balda sitrik, malik, formik ve asetik asit vardır. Ancak en önemlisi glukomik asittir. Proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitlerde balda bulunur. Balın çok tatlı olması, asitliğinin farkedilmemesine neden olur.
Örneğin; Meyve şekeri % 39, Üzüm şekeri % 34, Su % 18, kamış şekeri % 0.4, protein maddeleri% 0.3, nişasta % 4.8, madeni tuzlar% 0.2, mineral maddeleri % 1.3, organik asitler % 0.1, kül % 0.17 oranında vardır. Vitaminler şunlardır: Tiamin (B1), riboflavin (B2), askorbik asit (C) , pridoksin (B6), pentatonik asit (B5), nikotonik asit (B3), H, C, K vitaminleri, folikasit, uçanyağ, boya maddeleri ve tatlandırıcı içerir. Balda en fazla bulunan mineraller kalsiyum ve fosfordur. Bunlardan başka potasyum, kükürt ve magnezyum gelmektedir. Ayrıca iz elementlerden bakır, iyot, demir, mangenez ve çinko da eser miktarda bulunur. Bal, süzme işlemi sırasında sayılan bu vitaminlerin büyük bir çoğunluğınu kaybedebilir. Bu yüzden bu işlemin son derece dikkatli yapılması gerekir.
Bal, içindeki dekstrozun fazlasının kristalleşmesi ile şekerlenir. Bazı ballar petek içinde kristalleşebilirken, bazıları hiç kristalleşmezler. Balın şekerlenmesine engel olan sıcaklık 13.8 oC'dir. Yapılan araştırmalarda, bu derecenin altında ve üstündeki sıcaklıklarda şekerlenmeler olur. Balın şekerlenmesi kalite bozukluğunu ifade etmez.
Her balda az yada çok bir miktar maya bulunur. Baldaki su miktarı ile maya miktarı doğru orantılıdır. Su artarsa mayada artar. Balı bozan ve ekşiten faktörlerin başında maya, su ve uygun olmayan depolama koşulları gelir. Bal mayaları 11 oC'nin altında faaliyet gösteremediklerinden, sıcaklığı 10 oC'nin altındaki depolarda saklanan ballarda ekşime ve bozulma görülmemektedir.
-Balın kalitesi alındığı bitkilere göre değişir, en kaliteli bal çiçek balıdır. Türkiyede ise yaylanın yüksekliği ve çiçek çeşidinin bolluğu ile tanınan ANZER balının çok kıymetli ve çok şifalı olduğuna inanılır. Yine Siirt Pervari'nin Karakovan balı, Hakkari Yüksekova'nın balı, Ardahan, Erzurum, Bingöl, Sivas çiçek balları fabrikasyon (şeker yedirerek yapılan) değilse kıymetlidir.
Çam balı, Kestane çiçeği balı (deli bal), Ayçiçek balı, en çok bulunan ballardır.
-Balın en iyisi, saf, temiz, yumuşak ve güzel kokulu olanıdır. Dağlarda ve ağaçlarda olan, kovanda olandan daha kıymetlidir.